22 Mart 2012 Perşembe

İyi Ki Doğdun Kral İyi Ki Doğdun Okan Bayulgen




   Kral deyince küçükken aklıma hep eli kocaman kocaman kılıçlı, çok uzun boylu ve sakallı, gür sesli, çok iyi dövüşebilen ve sistem için canını verebilen adamlar canlanırdı gözümde. Bir emir verdiğinde sesiyle dağları titreten herifler falan işte; hikâye kitaplarında öyle geçmez mi? Kral gelir bir kılıcı sallar 4 adam orta yerinden kesili verir.

      Hatta elbisesinin şeffaf olduğuna inandırılan krallarda vardır, koca koca topraklara hükmeden krallar da. Ama ben şimdi biraz yeni nesil kraldan bahsedicem. Bu kral ilginçtir ki bu bahsettiğim kral diğerlerinden farklı olarak toprak feth etmekten ziyade, şimdiye kadar feth edilen toprakları yönetenlerle haklı olarak problemleri olan, kimseye eyvallahı olmayan (ki bu özellik krallarda görülmez.), düşündüklerini uygulayabilmek için hiç sevmediği bir sektöre hizmet eden (evet zorunda çünkü herkesin gözünün önü o sektör.), katı kabuğunun altında aslında biz gençlerin ileride üzüleceği bir dünyayı, biraz daha çekilir hale getirmeye çalışan, boy gösterisinden nefret eden bir kral düşünün. İşte böyle bir kraldan bahsedeceğim. Adı mı? Okan Bayulgen.

     Kralın öz geçmişini istediğiniz zaman google arama motoruna "Okan Bayulgen Biyografi" yazdığınızda bulabilirsiniz. Ben burada iddia ettiğim üzere eşi benzeri olmayan kişilik olarak farklı şeylerden bahsedeceğim. yada düz mantık Okan Bayulgen'in beyninin magazinine bakacağız beraber.

     Öyle ki; bir hukuk ve gazeteci olan babadan ve ressam anneden dünya ya gelen; hazır bir heykel döküm kalıbı gibi değerli fakat, kalıptan çıkacak heykelin bu denli kaliteli olması tamamen demiyim ama anne-baba hatta dedesinin genleriyle süregelen bir "kurşun geçirmez adam" edası ile dünyaya bakışı ve "ancak bir sermaye bu kadar iyi değerlendirilebilir" diye düşünerek örnek aldığımız kral, bence olması gerekenden çok daha fazla soru işaretleriyle dolu beyni ile kendisini fazlasıyla geliştirmiş ve bu gelişim sürecinde Türk gösteri adamı, televizyoncu, sunucu, sinema ve tiyatro oyuncusu, tiyatro ve klip yönetmeni, yapımcı, seslendirme ve fotoğraf sanatçısı (wikipedia) olmuştur. Burada örnek almamız gereken belki mesleki terimler olmayabilir ancak örnek almamız gereken en önemli hadise soru sorup, bu soruların kişi zihninde derin boşluklar oluşturarak kişisel gelişimini en üst düzeyde dünyadan aldıklarıyla ve katlayarak geri verdikleriyle oluşturduğu bütünün izlenip hazmedilmesi gerekmektedir. 

    Bakınız ben size "o kralım çok yaşa","bu nasıl bir zekâ","ya bu adam tam bir zeka küpü" demiyorum. Bunları zaten biliyorsunuz ama şimdi bir düşünelim. Ya zaten olması gereken bu ise? Yani böyle bir alt yapı zor bulunur ama (anne-baba-dede) en azından bu yönde insanlar kendilerini çabalasa yada hakikaten insan oğlunun karşısına sürekli böyle adamlar çıksa, "aranızdan fütursuzca oha! diyenler olacaktır" fakat Türkiye'nin durumu bile böyle olmazdı. Düşünseniz bana hak vereceksiniz. 10 tane Okan Bayülgen gibi program yapan adam olsa (ki kendisi bitanedir) şu aptal kutusunda; inanın bana çok farklı şeyler seyredip, çok farklı şeyler düşünerek dünyaya bambaşka gözlerle bakmayı öğrenebilirdik.

    Bir kere kendimizi sevebilirdik be. Olur muydu? Olurdu valla. Hatta en kötü ihtimal kendimizi severdik.

    Neyse neyse zaten görürse bana fena kızacak daha fazla abartmayayım. Ama öyle hiç kimse kusura bakmasın.

    Fatih Sultan Mehmet Han hazretleri, Mustafa Kemal Atatürk. Bu isimleri duyunca aklınıza ortak olarak ne geliyor? Ben kendi fikrimi söyleyeyim; güç akıl ve kudretten ziyade aynı amaç için sayısı belli olmayan askerlerin kumandanları olarak "büyük beyinler" diyebileceğimiz, bakınız dikkat:"dünyanın" kaderini değiştiren iki önemli şahsiyet. Beyin yapılarını inceleyecek olursak; ikisi de, beyin damarlarını zedelercesine dolaşan soru işaretlerine çözüm bulmak için düşünüp, araştırmalar yapmışlar, ikisi de "kendi çıkarları için değil" halkının çıkarları için kendilerini geliştirip, büyük adam olmak için değil, halkı için mücadele eden sıfatını haketmek için mücadele vermişlerdir. Hiç bir güçlük için mızmızlanmamış, hatta sıkıntıların üzerine titreyerek çözüme ulaşmışlardır. Bu dünyada hiç kimsenin paraya, mala, mülke ihtiyacı olmadığının en büyük ispatlarıdır. İkisi de efsane olmak için bu kadar yükün altına girmemişlerdir. Kendilerini saygı ve sevgiyle anıyor, mekânlarının cennet olmasını diliyorum.

     İki efsane ve bir yaşayan efsanenin beyin yapılarını beraberce ve "kabataslak" irdelemiş olduk. 


     Şimdi gelelim esas mevzuya. Tamam fazla uzatmayacağım. Zaten benim ve benim gibi blog yazarlarının (okuma oranına bakılacak olursa) boşa kürek çektiklerini  biliyorum ama olsun.

     İyi ki doğdun Okan Bayulgen. Ailenle birlikte nice mutlu senelere inşallah. Yüce rabbim seni başımızdan eksik etmesin. Kral iyi ki varsın. Kral çok güzel adamsın...

                                                                                                                                              Cem Yüksel
(https://twitter.com/#!/Madem_Kii)